24 Şubat 2016 Çarşamba

Jane Austen Olmak

19.yüzyıl İngiliz Edebiyatı denilince insanların aklına ilk gelen isimlerden birisi Jane Austen’dır. Dönemin modern edebiyatını oluşturmuş; sade, etkili, karakter gözlemleri kuvvetli ve nüktedan anlatımıyla dünya klasikleri arasına girmiş olan künt eserler vermiştir.

Dünyanın en ünlü yazarlarından Jane Austen 16 Aralık 1775 Hampshire Steventon’da sekiz çocuklu bir ailenin yedinci çocuğu olarak hayata başlamıştır. Altı erkek kardeşi ve Cassandra adında bir de kız kardeşi vardır. Babası George Austen bir kilise papazıydı ve aynı zamanda tarımla da uğraşıyordu. Jane Austen; 1783'te Oxford'da bir akrabası sayesinde okumuş; eğitimine Southampton'da devam etmiş; en sonunda da kadınlar için bir okul olan Reading, Berkshire'da Abbey okulunda okumuştur. Çağındaki diğer kızlara göre aile yönünden daha şanslı olduğu aşikârdı. Babası eğitimi ile ilgilenmiş hatta papaz evinin ahırını yaz tatillerinde ailelerin oyunlarını sahneyebileceği küçük bir tiyatroya çevirmişti. 18 yaşına geldiğinde Jane piyano çalıyor, annesine yardım ediyor ve aile içinde eğlenmek için gündelik yazılar ve hikâyeler yazıyordu.

Babası, Jane’in bu hevesini fark etmiş ve tüm ihtiyaçlarını karşılamaya çalışmakla beraber bir de yayımcı bulması için yardım etmiştir. Bu şartlar altında Jane Austen ilk romanını 1789 yılında tamamlamıştır.
Austen El Yazmaları


Tarih Aralık 1795 olduğunda Jane Austen, Londra’da bir hukuk öğrencisi olan İrlandalı Tom Lefroy ile tanıştı. Tom Lefroy ile Jane Austen kısa bir süreliğine Hampshire’da komşu olarak yaşamışlar ve bu süre zarfı içinde danslara, oyunlara ve sohbetlere katılmışlardır. Evlenmeyi düşünseler de Tom Lefroy, o dönem bir sulh yargıcı olan amcası Benjamin Langlois’in hamiliği altındaydı ve bu evliliğe bir papaz kızı olan, daha önce de hiç evlenmemiş Jane’in getirebileceği bir geliri yoktu. (O dönemdeki İngiltere’de soylu bir aileden gelmeyen ya da evlenmemiş olan kadınların bir geliri yoktu.) Bunun üzerine Ocak 1796 ‘da Lefroy ile bir daha görüşmemek üzere ayrıldılar ve görüşmediler. Daha sonra 1799’da Tom Lefroy, varlıklı bir kadın olan Mary Paul ile evlenmiş ve ilk kızının adını Jane koymuştur. Yıllar sonra yüksek hâkim olan Lefroy, Austen için “Çocukça bir aşktı.” demiştir ancak Austen’ın vefatının ardından mezarına ziyareti borç bilmiştir. Jane Austen’ın bu sevdası ve hayatı başrolde Anne Hathaway’ın olduğu Becoming Jane (2007) adlı
filmde işlenmiştir ve beğeni toplamıştır.(Imdb:7,1)

Jane Austen 1796 yılında en beğenilen romanı olan “First Impressions” adlı romanı yani bugün bizim bildiğimiz adıyla “Pride and Prejudice”ı tamamlamıştır. (Türkçe’ye Aşk ve Gurur olarak çevrilmiştir.) Ancak roman yayımcılar tarafından pek beğenilmemiş ancak 1813 yılında basılabilmiştir. Romanda başroller orta sınıf, soylu sayılamayacak bir aileye sahip Elizabeth Bennet ile güçlü bir toprak soylusu olan Fitzwilliam Darcy’dir. Çoğu kişiye göre Austen, Darcy karakterini yaratırken Lefroy’dan esinlenmiştir. Kız kardeşi Cassandra’ya yazdığı bir mektupta Lefroy’dan bahsederken bir an için Pride and Prejudice’ın Darcy karakteri aklınıza gelebilir: " ... Muhtemelen erkeklerin en huysuz, en küstah, kendini beğenmiş, edepsiz, tahammül edilemez ve en saygısızı..."

Pride and Prejudice günümüze kadar defalarca dizilere, filmlere ve hatta yan kitaplara konu olmuştur. İşlenen filmler genel olarak kitaba göre yavan olsa da diziler içerisinde kitaba uygunluk ve işleniş açısından tavsiyem BBC’nin yapımını üstlendiği Colin Firth ve Jennifer Ehle’nin başrolleri paylaştığı 1995 yapımı versiyonudur. Yan kitaplardan ise hikayenin devamını merak eden Jane Dawkins, kahramanların hayatını bir yıl boyunca devam ettirip Pemberley’den Mektuplar isimli bir kitap yazmıştır. Yazıldığı günden bugüne kadar hep ilgi görmüş ve görmeye devam edecek, her çağda okunacak bir dünya klasiği olmuştur Pride and Prejudice.

Austen 1805 yılında babasının ölümünün ardından erkek kardeşinin yazlığında annesi ile birlikte kalmaya başlar, şimdi ise bu ev Jane Austen Müzesi olarak İngiltere’de ziyaretlere açıktır. (Chawton Cottege)
Jane Austen Müzesi

İlk romanı Sense and Sensebility 1811 yılında basılır, büyük yankı uyandırır. O dönemde kadınların kitap yazması hoş görülmediği için Austen ismini kullanmaz ve kitap “A Lady” imzası ile basılır. Bu kitabın ardından 1813 yılında Pride and Prejudice, 1814 yılında Mansfield Park ve 1815 yılında Emma yayınlanır. Jane Austen’ın adının bu kadar kalıcı olmasını sağlayan şey roman türüne getirdiği modern, ince ve zarif anlatımından kaynaklanır. Dönemin kültürünü, toplumun olaylar karşısında verdiği tepkileri çok yüksek bir gözlem gücüyle okuyucuya sunar. Ayrıca yazarın dili sade ve bir o kadar da etkileyicidir. Karakterler günlük hayatlarını yaşarken Austen onları olamayacakları biri yapmaya çalışmaz. İç karartıcı, kötü olaylar yazmaktan hoşlanmaz. Özellikle Mansfield Park’ın sonunda daha fazla üzücü şey yazamayacağını açık ve net bir şekilde belirtip olayları hızlandırmıştır. Bir Austen klasiği olarak kitapları mutlu son ve evlilik ile biter.

42 yaşına gelen Austen 18 Temmuz 1817 hayata gözlerini yumar. Ölüm nedeni tam bilinmemekle birlikte çoğu yerde göğüs kanseri olarak geçer. 42 yıllık hayatında hiç evlenmemiş, dünya klasiklerinde künt eser olmuş 6 kitap bırakmıştır. Vefatından sonra 1818 yılında Northanger Abbey ve Persuasion basılır. Austen’ın cenazesi Winchester Katedrali’ndedir.

Eserleri:

• Sense and Sensibility (1811) Akıl ve Tutku, Aşk ve Yaşam
• Pride and Prejudice (1813) Aşk ve Gurur, Gurur ve Önyargı
• Mansfield Park (1814) Umut Parkı
• Emma (1815)
• Northanger Abbey (1818) - Ölümünden sonra yayınlandı.
• Persuasion (1818) - Ölümünden sonra yayınlandı.
• Lady Susan (1794 – 1805)
• The Watsons (1804) – Yarım kalmıştır.
• Sandition (1817) – Yarım kalmış ancak 1975 yılında başka bir yazar tarafından bitirilip yayınlanmıştır. Jane Austen’ın hatırasını saygıdan ötürü yazar kitabı “Another Lady” olarak yayınlamıştır.



Hiç yorum yok :

Yorum Gönder