6 Şubat 2016 Cumartesi

Tess





Kitap Adı: Tess
Yazar: Thomas Hardy
Sayfa Sayısı: 543
Okuduğum Yayınevi: Martı (Çok tavsiye etmiyorum.)
Basım: 1 / 2015

Tess romanı Thomas Hardy'nin 1891 yılında yazdığı bir İngiliz Edebiyat eseridir. Kitapta ana karakter olan Tess bir köylü kızıdır. Tess'in babası asil bir soydan geldiklerini öğrendiğinde zengin akrabalarıyla irtibat kurmaya çalışır ve olaylar böyle başlar. İrtibat kurduğu ve akraba olduklarını düşündükleri bir kişinin yanına Tess'i yerleştirirler ama aslında bu kişi soyadını sonradan değiştiren sahte bir akraban başka biri değildir. Roman Tess'in yanında iki karakterle birlikte sürükleniyor başka mecralara. Alec D'urberville ve Angel Clare. İki zıt kutup olan bu karakterlerin aldıkları kararlar ve yaptıkları eylemler Tess'in hayatına yön verir. Tess her dönemeçte ayakta durmaya, güçlü kalmaya çalışsa da kederi onu takip eder.

Kuzeni olduğunu düşündüğü Alec tarafından tecavüze uğrayan ve hamile kalan Tess evine döner. Fakat çocuğu doğumdan kısa süre sonra ölür. Dedikodular ve baskılar yüzünden köyde daha fazla barınamayacağını düşünerek onu kimsenin tanımadığı bir yere gider ve orada Angel Clare ile tanışır.

Benim gözümde Angel Clare Tess'in yüksek ideallerini, geleceğini ve umutlarını yansıtırken; Alec D'urberville ise Tess'in sırtına yapışan ve gittiği her yerde onun peşinden sürüklenen karanlık bir geçmiştir.

Angel Clare, Tess'e kısa zamanda aşık olur. Tess, geçmişi yüzünden en başta kabul etmek istemese de ona olan duyguları nedeniyle kabul eder ve evlenirler. İkisi de evlendikten sonra birbirlerine bir şey itiraf edeceklerini söylemiştir. Tess'in itirafı Alec olacaktır ama Angel da geçmişte, kendinden yaşça büyük bir kadınla Londra'da ilişki içinde olduğundan bahseder ve Tess'ten onu affetmesini diler. Aynı itirafı Tess yaptığında ise onun bir günahkar olduğunu söylerek Tess'i terk eder. Burada yargısız infazından dolayı Angel asıl kötü karakter gibi gözükebilir fakat romanda sığlığı, kötülüğü ve yasak olanları asıl temsil eden Alec'tir. Çünkü Angel toplum kurallarının üzerindeki baskısından dolayı affedemiyor Tess'i, ama Alec topluma tamamen karşı koyan bir insan.

Bunun yanında kitabı okurken, ana karakterleri birçok kez silkeleme isteği uyandı içimde ve romanda Thomas Hardy'nin klasikleşmiş karamsarlığı çok açık bir şekilde görülüyor. Ayrıca kitap Thomas Hardy'nin bir geçiş dönemi yazarı olmasının izlerini de yoğun bir şekilde barındırıyor. Aristokrasinin çöküşünü, yenilikçiliği ve burjuvazi karışımını kitapta hissediyorsunuz. Ve hepsinin arasında sıkışıp kalan Tess'in savruluşunu görüyorsunuz.


Geceleyin otların üzerine uzanıp dosdoğru yukarıya, parlak yıldızlara bakacaksınız. Yıldızlara odaklanırsanız çok geçmeden ruhunuzun istemediği bedeninizden yüzlerce, yüzlerce mil uzağa gittiğini anlarsınız.

Hardy, erkek egemen toplumun kadını yok sayan, onu sadece ve sadece ihtiyaç duyulan bir maddeye indirgeyen tutumunu çok açıkça anlatırken Angel'in seçimiyle bireylerin ikiyüzlülüklerini de öne seriyor. Yazarın dili sade ve betimlerken gözünüzde tam anlamıyla canlanmasını sağlayan bir güce sahip. Fakat konu ve işleniş bakımından diğer İngiliz klasikleri arasında geride kalıyor. Bilinmeyen bir konu değil ama Thomas Hardy'nin gözünden okumak isteyenlere önerebilirim.

Ayrıca roman 1979 yılında Roman Polanski tarafından filme çevrilmiştir ve 3 Oscar olmak üzere toplam 13 ödül kazanmış, 12 ödüle de aday gösterilmiştir.

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder